Atatürk ve Türk Halk Müziği

Herhangi bir filtre seçin ve sonuçları görmek için Uygula'ya tıklayın

Atatürk, müzik eğitimi görmemişti fakat her çeşit müziği seviyor, klasik Türk müziği makamlarını biliyor, bazı şarkı ve türküleri başarı ile söyleyebiliyordu. Falih Rıfkı Atay, Ata'nın türkü ve şarkı söyleyişini Çankaya adlı eserinde şöyle anlatmaktadır:
"Mustafa Kemal yalnız Rumeli türkülerini mat sesi ile güzel ve tatlı söylemekle kalmaz; klasik alaturka musikisi makamlarını da bilirdi. Bilhassa Rumeli türkülerini söylerken derin ve onulmaz bir gurbet ve sıla acısı gözlerinde yaşarırdı. O, vatanını unutmaz, kaybettiğimiz Rumeli ve Makedonya topraklarının kır kokularını alır gibi su ve çıngırak seslerini duyar gibi bakışları uzaklaşa uzaklaşa sislenir, bizim içinde olmadığımız hatıralar içine karışır giderdi."

Ses sanatçısı Mualla Gökçay da hatıralarında Atatürk'ü şu cümlelerle anlatmaktadır:
"Ata umumiyetle Türk musikisini severdi ama Rumeli türkülerini her şeye tercih ederdi. Rumeli türkülerini bize bizzat kendisi meşk etmişti. Arada bir konuşur gibi 'tane tane okuyun diye ihtar ederdi. En sert hocalardan daha titizdi. Musikiden çok anlar, en ufak falso veya hatayı hemen yakalardı."

Atatürk, çok sevdiği ve bizzat söylediği aşağıda adı geçen türkülerin radyo repertuvarına kazandırılmasını sağlamıştır:
Atabarı (Artvin)
Atladım bahçene girdim (Rumeli türküsü)
Alişimin kaşları kare (Rumeli türküsü)
Ayağına giymiş sedef nalini (Rumeli türküsü)
Bülbülüm altın kafeste (Trakya türküsü)
Dağlar dağlar (Rumeli türküsü)
Gide gide yarelerim delindi (Rumeli türküsü)
Köşküm var deryaya karşı (Rumeli türküsü)
Maya dağdan kalkan kazlar (Rumeli türküsü)
Manastır (Rumeli türküsü)
Pencere açıldı Bilal oğlan (Rumeli türküsü)
Şahane gözler (Rumeli türküsü)
Yemenimin uçları (Rumeli türküsü)

Anahtar Kelimeler: 

Benzer İçerikler

Rastgele Parça

Zindanlardan taşa taşa kar beni
Mamak'lardan metris'lerden sor beni
Diyarbekre kanla bastım mührümü
Ceset ceset kefen kefen sar beni

Bu türkü mor dağların emanetidir
Firari mahpuslara bir avuç su
Bir türkü dilimi içerdekine
Çeyiz sandıgına oyalı yazma
Memeye süt Ve baharın toprağa bereketidir
Sığmaz dört duvarın yanına, dikenli tele
Cesur mermidir, mavzer yatağında bu
Önü kıtlık kıran, zemheri
Ardı ateş külü, kızılcık
Ve menekşedir Bir teli asuri vurur, bir keldani
Ve yeşile çalar her mevsim
Petrol mavisini Kan kızılını
Kavruk dudakların tuzunda tadı
Fırat'ı Dijle'yi vurur Heyy bre
Şahin gagasında Can suretidir
Kara saçlım Gül benizlim Sevdiğim
Bu türkü Mor dağların emanetidir
Gün kar yanığı yüze vuranda
Debreşir gökçe yürek
Kasketi keder gömleği kan
Sevdası bir uçurumdur
Gözleri kor tanesi gözleri hançer
Gözleri cesarettir
Krizantem çiçegidir emegi gülüm
Elleri cesur vede hünerli
Mor dağların ardında
Üç koca destan üç koca dünya
Üç denklem Üç şifre üç atom çekirdeği ve
Bir çakmak bir kıvılcım birde dinamit
Gün kar yanığı yüze vuranda
Mor dağların türküsü gelir
Onlar güneşin bağrında ateş
Yer yüzünde bir taze çiçektiler
Namluda namusun fişengi
İsyanda yürek kara düşte
Bembeyaz gerçektiler
Ben yılların sevdası Nazlım
Sabır kıyısında Kin köpüğü
Al almada Başaklarda
Gül dudaklarda hasret
Söyle türkünü sen Erinme nazlı bacım
Ağlamadan Karalara bağlamadan
Kına gecelerinin sevincinde
Lurke'de Goven'de Temirağa'da.