Minnet Eylemem kime ait? Gevheri mi? Aşık Ömer mi? Seyyid Nesimi mi? Kul Nesimi mi?
"Minnet eylemem" redifli şiir Gevheri ile ilgili cönklerde geçmektedir, yine aynı cönkte küçük farklılıklarla Âşık Ömer’e de kayıtlıdır. Alevi-Bektaşi meclislerinde türkü formunda okunan eser, çeşitli kaynaklarda Seyyid Nesimî ve Kul Nesimî’ye de atfedilmektedir. Yakup Karasoy tarafından Uluslararası M. F. Köprülü Sempozyumu’nda sunulan “Minnet Eylemeyen Âşık Ömer mi, Kul Nesimî mi Yoksa Gevherî mi?” başlıklı bildiride, şiirin yüksek ihtimalle Âşık Ömer’e ait olduğu çeşitli delillerle ortaya konulmuştur.
Türküde Anlatılanlar:
Dikenlerle (Balçıkta) biten goncaya karşı eziklik duygusu taşımam. Arapçayı ve Farsçayı bilmem ve dile karşı da bir eziklik duygusu taşımam. En doğru yol (Hak yolu) olarak esirgeyenin yolunu gözetirim, şeytanın gezdiği (idman yaptığı)yere de ihtiyacım yok.
Herkes kazancının peşine giderken ben bir acayip derde düştüm, bugün bulduğumu bugün yerim, yarın yiyeceğimi Tanrı bağışlar. Bu dünyanın malına zerre kadar değer vermem; çünkü maddi manevi ihtiyacımı veren Tanrı’dır, bu nedenle O’nun kuluna karşı bir eziklik duygusu taşımam.Oy Nesimi, dost Nesimi ki (şu dünyada) elindekinden fazlasını istemeyen bir misafirim; ahirette affolmam için yolum Hz. Muhammed iken ve tüm kulların maddi - manevi ihtiyacını veren, günahların üstünü örten Tanrı iken bu dünyanın hünkârına karşı da bir eziklik duygusu taşımam.
AÇIKLAMASI
1. Dörtlük:
Hâr içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi Farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Nesimi, dikenleriyle açan bir goncaya bundan dolayı hayranlık duymamaktadır. O günün yaygın dilleri Arapça ve Farsça bilmediğini, dil bilmemenin de kendi seçimi olduğunu belirtmektedir. Bu dünyaya ait hiçbir şey Nesimi’yi ilgilendirmemektedir. Onun için asıl önemli olan insanı Allah yolundan çıkarmaya çalışan Şeytan’dan uzak durmak ve en doğru yol olan insanı kötülüklerden esirgeyen Tanrı yolunda olmaktır. O, tüm mutasavvıflar gibi Tanrı’ya kavuşma düşünce dışında hiçbir şeyle ilgilenmemektedir.)
2. Dörtlük:
Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda'dır kula minnet eylemem.
Tasavvuf düşüncesinin bu dörtlükte daha da ön plana çıktığı görülmektedir. Nesimi, bu dünya nimetlerine zerre kadar değer vermediğini, mal- mülk peşinde olmadığını, bulduğuyla yetindiğini belirtmektedir. Amacı Tanrı’ya ulaşmak olduğu için, insan-ı kâmil olma yolunda maddi ve manevi yönden bir doyum içersindedir ve bu doyum kendisinden daha iyi durumda olanlar karşısında bir eziklik duymamasını sağlamaktadır. Bu dünya malı bu dünyada kalacaktır, önemli olan Tanrı’ya kötülüklerinden arınmış olarak kavuşmaktır.)
3. Dörtlük:
Oy nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
Kendisine dışarıdan bakan Nesimi, yine tasavvuf düşüncesini dile getirirken ülkeyi yönetenlere sultana karşı bir başkaldırı içindedir. Tasavvuf düşüncesine göre yerin ve göğün tek sahibi Tanrı’dır, bu nedenle kendisini bu dünyada elindekiyle yetinmesini bilen bir misafir olarak tanımlıyor. Ahirette günahkâr olmadığına aracılık edecek Hz Muhammed ve tüm günahları affetme, bağışlama gücüne sahip Tanrı karşısında Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi sayılan sultan, Nesimi için hiçbir şey ifade etmemektedir.
Kaynaklar:
dergipark.org.tr/tr/download/article-file/373020
egitimsistem.com/minnet-eylemem-sozleri-hikayesi-aciklamasi-seyyit-nesimi-44245h.htm