Kavalın Tarihi, Tanımlanması ve Temel Özellikleri

Herhangi bir filtre seçin ve sonuçları görmek için Uygula'ya tıklayın

1. Kavalın Tanımı

a) Türk Musikisinde Kavalın Tarihi Gelişimi

Kavalın tarihinin neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğu düşünülmektedir. Arkeolojik kazılar sonucunda günümüze kadar elde edilen bulgulara göre kavalın güncellenen tarihi Antik Çağlara kadar inmektedir. Araştırmalarda bulunan kaval benzeri çalgılar, günümüzde kullanılan tüm üflemeli çalgıların atası olarak kabul edilebilmektedir (Görsel 1).

Görsel 1.Mısır Piramitlerinde bulunan duvar resmi

Kavalın ortaya çıkışı ile ilgili pek çok tez ortaya atılmıştır. Araştırmacıların önemli bir kısmının görüşüne göre; kavalın ataları olarak kabul edilebilecek birçok nefesli çalgının ortaya çıkması ve yayılmasının Ural - Altay Dağları arasındaki bölgede yaşamış olan Ön Türklere dayandığı söylenebilir.

Kavalın Türklerin Orta Asya'dan göçleri sonucunda, başta Anadolu olmak üzere Batı Asya ve Avrupa'ya kadar yayıldığı düşünülmektedir. Yayılma sürecinde kaval, bölgelerin coğrafi ve kültürel özelliklerine göre; fiziksel ve icrasal olarak çeşitli değişikliklere uğramıştır.

Tarihi ve coğrafi bölgesel olarak incelendiğinde kavalın günümüze kadar çeşitli hayvan kemiklerinden (Görsel 2), sert yapılı ağaçlardan, metal ve plastikten yapılmış farklı boyutlardaki örnekleri geçirdiği fiziksel değişimleri ortaya koymaktadır. Icıjasal değişimlere ait en önemli gösterge olarak ise 3 - 8 arasında değişen perde sistemleri sayılabilir.

Görsel 2 Kemikten yapılmış kaval örnekleri

Türklerin kaval ile bağının en önemli kanıtı; kaval kelimesinin Türkçede içi boş ve delik anlamına gelen “kav” kelimesinden türetilmiş olduğu düşüncesidir. Bu görüş Mahmut Ragıp Gazimihal’in araştırmalarında da yer almıştır. Kav kelimesi ayrıca, Kaşgarlı Mahmut’un eseri Divânu Lügâti’t-Türk’te de aynı şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Kaval kelimesinin farklı coğrafyalarda yaşayan Türklerde de dil ve lehçe farklılıkları göstererek (khaval, gaval vb.) yer aldığı görülmektedir.

Kaval, Türklerin hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Kolay üretilebilmesi ve taşınabilmesi dolayısıyla gerek göçler döneminde gerekse yerleşik hayatta her zaman yanlarında olduğu bilinmektedir. Pek çok halk hikâyeleri ve türkülerine konu olmuştur.

Kaval, günümüzde amatör olarak çobanlar ve bu çalgıya ilgi duyan müzikseverler tarafından icra edilmektedir. TRT ve Kültür Bakanlığı orkestralarında ise profesyonel icracılar bulunmaktadır. Ayrıca üniversitelerin Türk Müziği bölümlerinde bilimsel olarak eğitimi de verilmektedir.

Kökeni İlk Çağ uygarlıklarına dayanan her müzik gibi Türk Müziğinin de önceleri az perdeli olarak icra edildiği, ezgilerin iki-üç perde (Görsel 3) üzerinde oluşturulduğu düşünülmektedir.

Görsel 3 Fransa’da bir mağarada bulunan iki perdeli (delikli) çalgı

Kullanılan perde sayısı zamanla artarak üçe, dörde ulaşmış; dört perdeli sistemle mod öncesi müziğe, daha sonra da modal müzik ve beş perdeli (pentatonik) sisteme gelinmiştir. Türk müziği; altı, yedi, sekiz perdeli sisteme erişse de beş perdeli sisteme dayalı ezgiler tüm Orta Asya’ya yayılmıştır. Altıncı yüzyılda Sucup Akari tarafından Türkistan’da on iki perdeli ses sistemi tanıtılmış, onuncu yüzyılda ise yine Türkistanlı Mehmet Farabi on yedili perde sistemini ortaya çıkarmıştır. On üçüncü yüzyılda Urmuyeli Safiü’d-din Abdulmümin tarafından dizgisel bir biçimde tanımlanıp, açıklanarak on yedi perdeli (Görsel 4) Türk müziği ses sistemi ortaya konmuştur.

Görsel 4 On yedili perde sistemi

Tüm bu gelişim-değişim süreçlerine bağlı olarak kaval da fiziksel ve icrasal olarak değişim göstermiştir.

b) Kavalın Fiziksel Yapısının ve Özelliklerinin Tanıtımı

Üflemeli bir çalgı olan kaval; içi boş, hava akışı olan silindir şeklindedir. İki ucu açık olan ya da ses çıkarmaya yarayan bir aparat bulunan türleri mevcuttur. Sesler, yine türüne göre değişen sayıda açılmış delikler sayesinde elde edilir.

Kaval; önceleri doğada hazır bulunan kamış (kargı), kemik (Görsel 1.5) gibi malzemelerden yapılmaktayken, günümüzde gelişmelere bağlı olarak sert yapılı ağaçlardan (kızılcık, kayısı, şimşir, erik, çam vb.), madeni alaşım (alüminyum, pirinç vb.) ve plastik malzemelerden yapılmaktadır (Görsel 6). Ülkemizde çoğunlukla tercih edilen malzeme ise erik ağacıdır.

Görsel 5 Kartal kanadından yapılmış kaval (Çığırtma)

Görsel 6 Farklı malzemelerden kaval örnekleri

Kavallar genelde tek parça (Görsel 7) olmakla birlikte iki ve üç parçalı (Görsel 8) olarak da yapılmaktadır. Bu kavallar ses dizisi olarak bir farklılık göstermemektedir.

Görsel 7 Tek parça kaval

Görsel 8 Üç parça kaval

Farklı tonlarda eser seslendirebilmek için farklı boyut ve ölçülerde kavallar yapılabilir. Bu kolaylık kavalda transpoze (aktarım) yapma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Günümüzde 12 yarım ses ve bazı oktav sesler için 15-16 farklı boyutta kaval yapılabilmesine karşın, kullanım sıklığı ve transpoze yapabilme bakımından 6-8 adet arası kaval halk müziği eserleri için yeterli sayılabilir.

c) Kavalın Yapımı ve Bakımı

Günümüzde, kaval yapımında fiziki özellikleri bilimsel hesaplara dayalı olarak standartlaştırılmış bir üretim mevcut değildir. Kaval geleneksel yöntemlerle Tokat, Burdur, Antalya, Gaziantep, Kahramanmaraş, İstanbul, İzmir vs. illerimizde yapılmaktadır. Yapımcıların tercihlerine göre kavallar farklılık göstermektedir. Bu nedenle kaval seçiminde, profesyonel icracılar tarafından onay almış yapımcıların ürettiği kavallar tercih edilerek entonasyon sorunu olmayan kaval ile eğitime başlanmalıdır. Başlangıç aşamasında çalacak kişinin fiziksel yapısına göre kaval tercih edilmelidir.

Ülkemizde farklı tekniklerle yapılmış tek, iki, üç parça, diyatonik, kromatik, dilli - dilsiz kavallar bulunmaktadır. Benzer özellikler; Bulgaristan (Görsel 9), Makedonya (Görsel 10), Macaristan kavallarında da görülmektedir.

Görsel 9 Bulgar kavalı

Görsel 10 Makedon kavalı (Şupelka)

Ağaç ve kamıştan yapılan kavallar organiktir. Çatlamaması, eğilip bükülmemesi, doğru ve rahat ses verebilmesi, uzun yıllar kullanılabilmesi için iç ve dış temizliğinin yapılması belirli aralıklarla yağlanması gerekir. Yağlama için asit oranı düşük bitkisel bir yağ tercih edilerek yağın kavalın her bölgesine temas etmesi sağlanmalıdır. İcra sonrası yumuşak bez sarılı çubukla temizlenmelidir. Çok sıcak ve rutubetli ortamlarda bırakılmamalıdır.

2. Kaval Çeşitleri ve Özellikleri

a) Kaval Çeşitleri

İcrasal ve tonal gereklilikler nedeniyle boyutu farklı kavallar bulunmaktadır. Tamamı çok sık kullanılmasa da farklı boyutlarda kaval (Görsel 11) yapımı mümkündür.

Görsel 11 Farklı boyutlarda kavallar

Kaval çeşitleri dilli ve dilsiz olarak sınıflandırılabilir.

Dilli kavallar; hava penceresinin önde, dilin üstte olduğu çapraz kesilmiş (Görsel 12), ya da hava penceresi ve dilin kaval gövdesinin arkasında düz kesilmiş (Görsel 13) şekilde olabilir.

Görsel 12 Çapraz kesilmiş dilli kaval

Görsel 13 Düz kesilmiş dilli kaval

Her iki şekilde de diyatonik ve kromatik perde yapısına rastlanan bu kavallar, dilli olsalar bile farklı üfleme teknikleriyle farklı “tını” özellikleri gösterir.

Dilsiz kavallar ise doğrudan ses çıkarmaya yarayan üfleme düzeneğine (dil) sahip olmayan içi boş, düz, silindir biçiminde, iki ucu açık kavaldır (Görsel 14). Bu nedenle ses, dudağın alacağı doğru bir açı ve teknikle elde edilir.

Görsel 14 Dilsiz kavallar

Kaynaklarda diyatonik perde yapısında dilsiz kavallar bulunduğu belirtilmesine karşın, günümüzde yaygın olarak kromatik perde yapısında dilsiz kavallar kullanılmaktadır.

Dilli ve dilsiz kavallar arasındaki temel fark, ses çıkarmaya yarayan üfleme düzeneğidir. Dilli ve dilsiz kavallar, benzer malzemelerle yapılmakta, ikisinin de farklı boyutları bulunmaktadır. Üfleme tekniğine göre tını farklılıkları oluşmaktadır.


Kaynak: Güzel sanatlar lisesi 9.sınıf Kaval kitabı

Benzer İçerikler

Rastgele Parça

BAŞARDIM
Çocuktum büyüdüm ben
Tutardın annem elimden
O çocuk büyüdü bak nasıl yürüdü
Gurur duy Başardım ben

Sende büyüdün artık dostum
Geleceğe geçmişin ışık olsun
Kış gününde kerpiç evde başladı tek sırdaşındı mikrofonun
Haykırdın dinledi yıllarca kin soludun nefret kustun
Sonunda başardın adam oldun doldur kadehini havan olsun

Ölürken gelmediler seninle gülmediler Yeniden doğdun sen ondan bu övgüler
Neden hep böyleler neden hep kalleşler neden hep yüzsüzler

İyidin yine baban var onunla bir sürü anın var
Şimdide büyüdün paran var 8 eylülde bi yaran var
Şimdi o adam yok mezar var arada bi dertleş o anlar
Unutma yukarda duyan var sen bu değilsin neyin var
Yıllarr gecerken acımaz dur
Babana benzemen bence onur
Yalanı sevmemen guzel bir huy
Birini severdin unutma dur
Sende büyüdün artık dostum
Geleceğe geçmişin ısık olsun
Kış gününde kerpiç evde basladı tek sırdasındı mıkrofonun

Çocuktum büyüdüm ben
Tutardın annem elimden
O cocuk büyüdü bak nasıl yürüdü
Gurur duy Başardım benn

Zaman herseyden muaftır
Takdıre şayan olandır
Zehri içinde durupta ölmeyen
Akrep yılan ve çıyandır

Onun için herseyi terkedip okulu bırakmadın mı anlat be adam
Kariyer peşinde koşmadın amma çalışkandın sen tabi o zaman
Birtek aşk'a düştüğünde takdir almamıştın sen hiç unutmam
Sakalı bırak tüy yoktu yüzünde aynaya bak kendini tanıman

Söz - Asi
Müzik - Cem Dikici
Yönetmen - ibrahim Destek
Aranje - Cem Dikici
Mix Mastering - Kadim Tekin